Rahman ve rahim olan Allahın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim
Enes ibn Malik (r.a.) Allah resulü (s.a.v.) Efendimiz ile başından gecen bir hatırayı şu şekilde anlatıyor;
Bir gün Efendimiz (s.a.v.) ile beraber otuyorduk, Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdular; az sonra buraya bir adam gelecek, o adam cennetlik bir kişidir.
Ashabı kiram (r.a.) ecmain merak ederler ve az sonra gelecek olan adamı beklemeye koyulurlar.
Beklerken, ensar dan biri, yeni abdest almış, elinde abdest terlikleri, sakalından su akarak gelir.
Ashap biraz şaşırır, onlar çok farklı birisini beklerler, yabancı birisi veya üstün biri olacak zannederler.
Bu gelen sıradan, tanıdıkları her gün mescit de beraber oldukları, işini aşını bildikleri biri.
Bir gün sonra Allah Resulü (s.a.v.) yine aynı şeyi söyler, az sonra biri kişi gelecek o cennetliktir, ashap bekler gelen yine aynı kişidir.
Üçüncü gün Allah Resulü (s.a.v.) yine aynı şeyi söyler, az sonra buraya cennetlik bir kişinin geleceğini söyler yine gelen kişi aynıdır.
Ashapdan genç sahabe olan Abdullah ibni Amr ibnil as (r.a.) bu meseleyi, yani cennet garantili bu adamı merak eder, ve der ki, bu adam sıradan bir kimse gündüzleri farklı bir amel işlemiyor, bizden olsa olsa bu cennet garantisi ameli gece işliyordur, deyip bir plan yapar.
Ensar dan o adama varır der ki, efendim ben babamla biraz tartıştım ve üç gün eve gitmemeye karar verdim, sende üç gün kalabilir miyim?
Adam tabi ki der akşam olunca beraberce o sahabenin evine giderler, istirahat vakti gelince yatarlar.
Amr ibn’ul As uyur gibi yapar ki, acaba gece kalkıp ibadet mi yapacak diye, fakat öyle bir şey yapmadığını görür, sadece uyurken sağın dan soluna dönerken, sübhan Allah, elhamdülillah gibi zikirleri okur, yani bunu da on bin yüz bin değil sadece bir kere söyler ve uyumaya devam eder.
Hiç de Amr ibni As’ın beklediği gibi farkı özel bir ibadeti yoktur. İkinci gün de aynı olur. Üçüncü gün de aynı olur. Farklı bir şey olmayınca, genç sahabe Amr ibn’ul As adama derki; Efendim ben babamla kavga falan yapmadım, senin hakkında Allah Resulü (s.a.v.) cennetlik adam dediği için ben senin hangi ameli işleyerek bu hakkı kazandığını öğrenmek için plan yaptım.
Adam, doğru benim fazladan bir amelim yok, ama ben göğsümde insanlara karşı hiç kin, buğz, nefret, kıskaçlık, çekememezlik, haset, etmem, benim sadece bildiğim amelim bu farklı olarak der.(1)
Sevgili kardeşlerim, bu hadisi şerifin bize bakan yönünü biraz irdeleyelim, açalım.
Bugün bize biri dese ki, filan adam cennetliktir. Hemen onda şu vasıfları ararız, sarıklı, cübbeli, eli asalı bir tarikatın mensubu, hayırsever, hacca gitmiş beş vaktinin ehli, çok cömert vesaire ama kardeşlerim, ashabı kiram efendilerimizde bu ölçütlerin hepsi var, o kulda demek ki farkı bir hal var ki, Allah Resulü ona cennetlik adam diyor.
Kardeşlerim, bir Müslüman Lailahe illallah muhammederesullah, dediği vakit, iman ettiği zaman cennet için ayarlanmış bir kul demektir. Cennete uçacak bir kuştur o artık. Lailahe ilah demek cennetin şifresidir. Eğer cennet için halk edilmiş bir kimse giremiyorsa sebepleri şunlardır.
Göğsünde ki insanlara karşı beslediği kindir. Zira kindar kimse cennete giremiyor.
Göğsünde ki insanlara karşı beslediği nefrettir, buğzdur, öfkedir, kıskaçlıktır, işte bir müminin cennete girmesine mani olan bu tür hastalıklar vardır.
Kardeşlerim, yarın huzuru ilahide Allah’ın rontgen cihazında, rontgenimizi melekler çekince bu saydığım bütün hastalıklar çıkacaktır ve melekler bize bu rot geni bozuk kul mührünü vuracaktır bizim belgemize.
Bizler Abdulkadir Geylani Hazretlerinin evlatlarıyız, O’nun evlatları olarak bizim rontgenimiz acaba nasıl? hiç düşündük mü?
Kendimizi hiç hesaba çektik mi?
Şöyle soralım kendimize, bir ihvan kardeşimiz hakkında dilimiz dedikodu etti mi?
Ona kin besledik mi?
Onu kıskandık mı?
Dilimiz Allah derken, gönlümüz kardeşlerimiz ilgili olumsuz şeyler düşündü mü?
Dergâhta sohbet dinledik, zikir ettik, muhabbet ettik ama dışarıya çıkınca gıybet ettik,
estik gürledik mi?
Eğer bu saydıklarımı yaptıysak, inanın bizde hastalık var demektir. Biz yanlış içerisindeyiz demektir.
Derhal bu hastalıktan kurtulmak, arınıp temizlenmek lazımdır.
Çaresi nedir? Derseniz, evvela yüce Allah’a istiğfar etmeli, yolumuzun tarif ettiği bütün o manevi ilaçları vaktinde muntazam kullanmalı.
Kardeşlerimizle vakit geçirmeden helalleşmeli, bundan sonra bizim göğsümüzü hasta edecek bizim rontgenimizi bozacak bütün hal ve davranışlardan, kısacası boş işlerden uzak durmalıdır.
Bu vesile ile hepinizin cumasını tebrik eder, yüce mevlamız dan cümlemizi her türlü nefsani hastalıktan ve nefsi emmarenin vasıflarından muhafaza etmesini niyaz ederim.
Selam ve Dua ile
Hizmetkâr 02.05.2014
Dipnotlar
1- Ahmet bin Hambel Müsnet