Tasavvuf hakkında Pirimiz Abdulkadir Geylani (r.a) şöyle buyurmaktadır;
Tasavvuf; Allah'a karşı sadık olmak, insanlara karşı güzel ahlaklı olmaktır. Allah'a karşı sadık olmak, kulluk için geldiğimiz bu dünyada Allah'ın kanunlarını çiğnememek, haramlardan ve şüpheli şeylerden uzak durmaktır. İnsanlara karşı güzel ahlaklı olmak ise, şahsımıza yapılan eziyetlere tahammül etmek fakat Allah'ın çizdiği çizgiye hakaret edenlere ise muhalefet etmektir.
Tasavvufun kaynağı Cibril hadisi diye bildiğimiz şu Hadis-i Şerif’te geçen ‘’İhsan’’ kavramıdır.
Abdullah b. Ömer’in babası Hz. Ömer’den naklettiği bu hadise göre Cebrail (a.s) insan kılığında geldi ve sahabelerin de olduğu bir ortamda Peygamber efendimiz (s.a.v.)’e İslam’dan, İmandan sorular sordu. Sorulardan bir tanesi de İhsan’ın ne olduğuydu. Rasulullah (s.a.v.) şu şekilde cevap vermişti:
-‘’İhsan, Allah’a onu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da O seni muhakkak görür.’’ buyurdu.
O zat:
-Doğru söyledin, buyurdular. (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1)
Kur’ân-ı Kerim’de (Bakara 2/200, Âl-i İmran 3/145, Nisâ 4/77, Hûd 11/15-16, Ankebût 29/64, Şûra 42/20) ve hadislerde (Buhâri, ‘’Rikak’’, 3; Tirmizi, ‘’Zühd’’, 25; İbni Mace, ‘’Zühd’’, 1.6) Mü’minler’in dünyevi zevklere dalmamaları, âhirete ve mâneviyata öncelik vermeleri hususundaki kuvvetli vurgular mutasavvıfların âhirete, dünyadan daha çok önem vermeleri gerektiğini göstermiş ve Allah’ı görüyormuşcasına ibadet eden takva sahibi bir Mu’min olabilmek tasavvufun gâyesi olmuştur.
Diğer yandan kalplerin ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulacağı (Rad 13/28), Mu’minler’in Allah’ı çokça zikretmesi gerektiği (Ahzab 33/41), ahirette kurtuluşun Allah’ın huzuruna Kalb-i Selim olarak çıkmakla olduğu (Şuarâ 26/84), iyi ve temiz kalplilerin tüm bedeninin iyi ve temiz olacağı (Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâḳāt”, 107), gibi hususlara dikkat çekilmesi, Tasavvufi hayatın temeline Allah’ı çokça zikretme ve kalbi temiz tutma konularını yerleştirmiştir. Bu sebeple tasavvufa ‘’ilmu’l-kulûb, ma’rifet’ul-kulûb’’, mutasavvıflara ‘’ehlu’l-kulûb, ashabu’l-kulûb, erbabu’l-kulûb, ehl’i-dil’’ gibi isimler verilmiştir.
Rabbimiz tasavvuf yolu üzerine ayağımızı sâbit kılsın. Her daim kendisini görüyormuşçasına ibadet eden, O’nu çokça zikreden ve ahirette karşısına Kalb’i-Selim olarak çıkan kullarından eylesin. Âmin.
Evlâd-ı Karamânî
12.09.2024
irfanmeclisi.com