Abdülkâdir Geylânî(ks) orta boylu, geniş omuzlu, açık alınlı, ince bedenli, buğday benizli idi.
Saçlarını omuzlarını örtecek kadar uzatırdı. Sesi gür ve heybetliydi. Çok şık giyinir, talebeleri
dâhil kimseden bir şey kabul etmezdi. Küçük çocuklarla, kölelerle sohbet eder, fakirlerle
oturup kalkardı.
Geylânî, gözü yaşlı, aşırı derecede heybetli, dua ve niyazı kabul olunan, üstün ahlaklı, hoş ve
güzel damarlı idi. Kitaplar, O’nun gavsiyyetine layık kerametleri ve irfan dolu beyanlarından
dökülen ilahi hikmetlerle doludur.
Medine-i Münevvere’de bulundukları zaman kırk gün huzur-u saadette ellerini göğsüne
koyarak ayakta durdukları rivayet edilir.
Cuma günleri camiye yahut tekkesine çıkar onun dışında evden dışarı çıkmazlardı.
Yatsı abdesti ile sabah namazı kıldığı, abdesti bozulduğunda vakit geçirmeden yenileyip sonra
aldığı abdestle iki rekât namaz kılardı. Daha sağlığından itibaren kendisinden bir çok keramet
nakledilerek kişiliği tam manasıyla menkıbeleştirilmiş, gerçek kimliği ise önemini yitirmiş ve
unutulmuştur.